Yeni dünyanın en güçlü kaynaklarından birisi tabii ki “Sosyal Medya”!
Aslında sosyal medya her zaman güçlüydü fakat alışmaya çalıştığımız yeni düzende etkisine adeta ivme katarak yükseldi. Bu yükselişte elbette pandeminin de etkisi fazlasıyla var. Bu süreçte eve kapanan insanlar sosyal medyada daha fazla vakit geçirir oldu, yapılan her şeyi paylaşır oldu. Ünlüsü, ünsüzü hayatlarını gözler önüne serdi, yaptığı yemekleri paylaştı, aldıklarını paylaştı. Sanırım büyük bir kısım bunları yapmak zorunda hissetti !
Pandeminin ilk dönemlerinde çıkan ekmek yapma hikayelerini hatırlayın, ekmek yapmayacak olanlar bile yaptı. Kimileri spor hocası oldu yaptığı sporu paylaştı, kimileri makyöz oldu yaptığı makyajı paylaştı. Evet belki bunlar çok güzel şeyler ama bu işin bir de görünmeyen tarafı var.
Tek Tip Güzellik Anlayışı
Şimdi gözlerinizi kapatıp bir düşünün. Bu tarz videoları izlerken kimler o kişiler gibi olmak istedi, bir şeyler denedi?
Aslında bu soruları çoğaltabiliriz ama gerçek şu ki sosyal medya çok güçlü. Son zamanlarda ise sosyal medya gücünü en fazla “güzellik” algısı üzerinde gösterdi. Güzellik algısı, göreceli bir kavramdır ama sanki şu dönemde görecelikten çok, tek tip bir cevabı olmaya başladı. Oysa sosyal medyada karşılaştığım ama yazarını bulamadığım şu sözler her şeyi ne kadar güzel açıklıyor “Kalın bacakların olduğu halde etek, şişman olduğun halde tayt giyebilirsin. Yamuk dişlerin olabilir ama hiç kimse kahkaha atma hakkını elinden alamaz. Çillerin çıkabilir ama yine de güneşe bak! Cildinin ne kadar lekeli, boyunun ne kadar kısa, saçının ne kadar kabarık veya seyrek olduğu sadece seni ilgilendirir. Çünkü çirkin olduğunu düşündüğün yüzünle bile, çirkin kalpli birinden daha güzelsin. Ve unutma sen inanmadığın sürece asla yeterince güzel olamazsın!” Sosyal medyada dönen videolarda, fotoğraflarda neredeyse herkes kusursuz bir güzelliğe sahip gibi görünüyor. Öyle olmazsa sanki herkes eleştiri oklarını çıkarıyor. Herkes zayıf yada zayıf çıktığı profilden fotoğraf eklemek istiyor, yüzündeki lekelerin, sivilcelerinin olmadığı fotoğrafı tercih etmek istiyor, en son “trend” olan kıyafetlerle fotoğraf eklemek istiyor. Neden diğerlerine kendimizi bu kadar iyi göstermeyi önemsiyoruz? Herkes olduğu gibi, göründüğü gibi güzel aslında. Kimse çok güzel olmak zorunda değil, kimsenin dişleri bembeyaz olmak zorunda değil, kimsenin cildi kusursuz olmak zorunda değil, kimse “sıfır” beden olmak zorunda değil, kimsenin kıyafetleri marka olmak zorunda değil. Ve böyle olmadığı için kimsenin kimseyi ötekileştirme, etiketleme hakkı yok. Maalesef genelde öz güveni olmayan, beğenilmeme korkusu olan insanlar sosyal medyayı bu anlamda çok iyi kullanıyor. Aldıkları her bir beğeni aslında öz güvenlerine yapılmış bir beğeni. Gerçek dünyada beğenilmeme ve eleştirilme korkusu yaşayan kişiler, sosyal medyada yarattıkları “ben” ile kendilerini daha iyi hissederler.
Sosyal medyayı amacına uygun olacak şekilde eğlenmek, mutlu olmak, bilgi edinmek için kullanmak çok daha güzel. Sosyal medyayı kullanırken gördüklerimizin ise sadece “görünen kısım” olduğunu unutmayalım !
2 Responses
Harika bir yazı olmuş..Sanırım attığımız her adımı sosyal medyada paylaşmak , özenti olmakla birlikte sevgi ve ilgi eksikliginden kaynaklanıyor …Toplumun güzellik dediği anlayışa uyma çabası da kendine güvensizliğin eseri bence….Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz..Sevgisizlik ….Sevmeyi bir ogrenebilsek herşey ne güzel olacak…
Merhaba Dilek Hanım, bu güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Maalesef, son dönemlerde bilinçsiz olarak geldiğimiz nokta bu… Aslında sevginin gücü her şeye yeter yeter ki isteyelim… Sevgiler