Kavuşma

Evlat edinme başvurum onaylanıp, bekleyenler arasında sıraya girince bana söylenen şey “Çok sık arayıp sıranızı sormayın çünkü hemen ilerlemiyor. Siz 2-3 ayda bir arayın” olmuştu. Ancak gelin bunu bir de bana sorun! Bırakın 2-3 ayı, ben her gün arayıp sormak istiyordum neredeyse. Yine de ayda bir sefer aramanın mantıklı olacağı kararını verdim. Daha doğrusu bir ay arıyordum, ertesi ay kuruma gidiyordum. Hem böylece kurum çalışanları ile başlayan sıcak ilişkim de devam etmiş oluyordu. Bu arada şu bilgiyi de vermek istiyorum, başvurusu onaylananlar başvuru tarihine göre sıraya giriyor. Bu sebeple, eğer evlat edinme kararı verdiyseniz, başvurunuzu bir an önce yapmanızı tavsiye ediyorum.

Aradan 2.5 yıl geçmişti neredeyse ama yedinci sıradan girdiğim yerim en fazla 3’e kadar iniyordu. Hatta bazen 4-5’e çıkıyor, sonra tekrar iniyordu. Ümitsizliğe hiç kapılmadım ama 2-3 yıl kadar daha sürecek herhalde diye düşünmeye başlamıştım. Ta ki 2018 yılı Kasım ayına kadar.

Doğum günüm olan 20 Kasım günü (2018 yılında), belki bir hediye olur bana diyerek kurumu aradım ve sıramı sordum. Cevap “Maalesef Serkan bey, değişmedi. Hala 3.sıradasınız” oldu. Biraz hayal kırıklığı olmuştu açıkçası. Artık, umarım yaza oğluma kavuşurum da en azından yaz tatili yaparız beraber diye düşünmeye başlamıştım. Fakat tam bir hafta sonra, 27 Kasım’da iş yerindeyken telefonum çaldı. Numarayı artık ezbere bildiğim için arayanın kurum olduğunu görünce hem heyecanlandım, hem meraklandım. Daha bir hafta önce konuşmuştuk, şimdi ne söyleyebilirlerdi ki! Telefonu açtım, dinledim ve 10 saniye kadar donakaldım. Arayan sosyal hizmet uzmanı “Serkan bey, bir çocuk dosyası var. Dosyayı okumak için sizi yarın bekliyoruz” dedi. “Ama” dedim, “Geçen hafta üçüncü sıradaydım, nasıl sıram geldi bir haftada”. Uzman “Yarın konuşuruz” dedi.

Uykusuz Bir Gece

Tahmin edersiniz ki o gece sabaha kadar uyuyamadım. Heyecandan kalbim duracak gibiydi. Yarın oğlumun bilgilerini öğrenecektim, nasıl uyuyabilirdim ki! Sabah olunca erkenden kuruma gittim. Sosyal hizmet uzmanı Gizem Hanım dosyayı okuyacaktı bana, birlikte bir odaya girdik. Öncellikle sıramın bir haftada 2 kişi ilerleyerek nasıl 1’e geldiğini sordum. 3 yaşında (2 yaş bitince otomatik olarak 3 yaş diye kayıtlara giriyor) bir çocuğun dosyasının evlat edinme için uygun hale geldiğini, ancak önümde bekleyen 2 ailenin (evli çift olduklarını anlamıştım), bir şekilde dosya okunduktan sonra “hayır” dediklerini ama buna kesinlikle takılmamam gerektiğini, her ailenin dinamiklerinin farklı olduğunu, beraber dosyayı okuyacağımızı söyledi. Takılmamıştım zaten, hemen okuyalım dedim. İleride oğlum olacak çocuğun tüm hikayesini okuduk beraber. Dosyada çocuğun hikayesinin yanında fiziksel-psikolojik gelişimini, varsa hastalıklarını, kullandığı ilaçları, kişilik özelliklerini kısaca her detayı size okuyorlar. Dosyada fotoğraf yok. 10 yıl kadar önce fotoğraf da oluyormuş ama çok yerinde bir kararla bunu kaldırmışlar. Bu arada bir bilgi daha vereyim, dosya okuyarak istediğiniz kadar çocuk için “hayır” diyebiliyorsunuz ve sıranız değişmiyor. Ancak çocuğu görmeye karar verip, tanıştıktan sonra sadece 3 defa “hayır” deme hakkınız var. Sonrasında muhtemelen kurum da “çocuklarda değil, sizde bir sorun var herhalde” diye düşünüp başvuruyu iptal ediyor. Eğer tekrar evlat edinmek istiyorsanız, prosedürlerin en başına dönüyorsunuz.

Dosya okunurken arada takıldığım şeyleri sordum. Cevaplayabildiği kadar cevapladı Gizem Hanım. Okuma bittikten sonra asıl soru geldi “Serkan bey, çocuğu görmek istiyor musunuz?” . “Elbette” diye cevapladım. Yaklaşık 2.5 yıl olmuştu, daha fazla beklemek istemiyordum. Görüşme sonrasında çocuğun bulunduğu Sevgi Yuvası’na haber verileceği ve gerekli izinlerin alınacağı, ardından 29 Kasım’da benim yuvaya gidip çocukla bağlanma programına katılabileceğim söylendi. Bağlanma programı dedikleri şey de aslında çocukla vakit geçirmek, oynamak. Amaç, çocuğun size alışması ve beraber eve gittiğinizde sizi bir yabancı gibi görmemesi. Bu program genel olarak yaklaşık 1 hafta kadar sürüyor.

İlk Tanışma

Yine uykusuz geçen iki gece sonrasında, 29 Kasım Perşembe günü sabah erkenden yuvaya gittim. Direkt müdürün odasına davet edildim ve çocuk hazırlanıp gelene kadar bana bazı bilgiler verdiler; son sağlık durumu, kişilik özellikleri gibi. Söylenenlerin yarısını duymuyordum bile. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Sanırım böylesine heyecanı ömrüm boyunca bir daha yaşamam. Çok değil, 10 dakika sonra “müstakbel” oğlumu görecektim. 44 yaşındaydım ve bir anda 2 yaş 3 aylık bir erkek çocuğum olacaktı. O anları “doğumhane kapısında bekleyen baba” olarak tasvir ediyorum her zaman.

Müdür “İşte geldi” deyince, arkam dönük olarak oturduğum kapıya baktım. Görevlinin elinden tutmuş, ürkek ama bir yandan da muzip bakışlı, açık kahverengi saçlı, beyaz tenli, kocaman siyah gözlü, yüzünde müthiş bir gülümseme ile ışıl ışıl parlayan bir çocuk durmuş bana bakıyordu! Çok duygusal birisi değilim ya da ben öyle sanıyordum ama oğlumu görünce gözyaşlarıma hakim olamadım. Sıkı sıkı sarılmak, öpmek, koklamak geldi içimden ama onun için bir yabancı olduğumu hatırladım ve sakince yanına gidip eğilerek “Merhaba ben Serkan, senin adın nedir bakalım yakışıklı” dedim. İlk tanışmamız böylece gerçekleşmiş oldu.

Sonrasında bizi oyun salonuna götürdüler. Yanımda bir kitap ( İyi Yürekli Dev Memo) ve 1-2 tane de oyuncak götürmüştüm.  Yuvada oyuncakları olduğunu biliyordum ama ona özel oyuncakları olsun istemiştim. Müdür odasındaki resmi tanışma, 5 dakika içinde oğlumun sırtıma çıkması, kucağımdan inmemesi, kahkahalar, bağrışmalar eşliğinde gayet baba-oğul ilişkisine dönmüştü bile! Bir hafta boyunca her gün yuvaya gidip, 2-3 saat oğlumla vakit geçirdim. Bana göre bağlanma bir günde tamamlanmıştı ama müdürün onayı gerekiyordu elbette. 

Hafta sonu, yeğenim İrem ve en büyük abimle ihtiyaç alışverişi yaptık. Odası, karyola takımı hariç hazır gibiydi (sipariş 15 gün sonra gelecekti). Kıyafetinden çatal kaşığa, ateş ölçerinden bebek bezine, burun tıkanıklığı için aspiratöründen ev içi ayakkabısına kadar aklımıza gelen her ihtiyacı aldık.

Yuva Dışına İlk Adım 

Altı gün geçmişti ve bence tamamen bağlanma tamamlanmıştı. Müdürün odasına gittim ve durumu sordum. Müdür de onay verince artık çocuğu eve götürebilmem için yasal izin çıkması gerekiyordu. Yasal izin dedikleri de şu; evlat edinme için velayet davası açana kadar çocuk bir yıl süre ile yanınızda “Geçici Bakım Sözleşmesi” ile kalıyor. Bu sözleşmeyi de valilik imzalıyor. Bu prosedürün halledilmesi için bir gün geçti. 

7 Aralık 2018 hayatımın en önemli günü, dönüm noktası. En yakın iki arkadaşım ile birlikte sabah erkenden yuvaya gittik. İmzalar, prosedürler, çocukla ilgili dikkat etmem gereken noktalar…Bu işleri nasıl hallettim, nasıl imza attım, bana ne söylediler hiç hatırlamıyorum bile.

Bütün işlemler halledilince, müdür bana artık çocuğunuzu alıp eve gidebilirsiniz dedi. Mahkeme süreci hariç her şey bitmişti. Sadece üstündeki kıyafetleri alıyorum dedim görevlilere.

Elinden tuttum, yuvanın dışına beraber ilk adımımızı attık. O andan sonra ne benim hayatım, ne de onun hayatı aynı olmayacaktı !

Yazar : Kalptenbaba

21 yanıt

      1. Okurken ağlayamayan var mi acaba?
        Bu bir sevinç paylaşma gözyaşi sanirim…

  1. “Mutluluk bulaşıcıdır” kesinlikle katılıyorum Diyorum ki keşke “iyi insan olmak” ve “iyi baba olmak” da bulaşıcı olsaydı Sevgili Serkan, umarım çok kalbe ilham verirsin.. İkinizi de çok seviyoruz

  2. Heyecanla okuyorum tüm paylaşımları..Bende kararımı verdim adım adım paylaşacağım sizinle..Cesaret kaynaklarım

    1. Ne kadar güzel bir haber! Tebrik ederim sizi. Amacımıza ulaştığımızı görmek de çok mutlu etti beni. Muhakkak detayları bildirin.

  3. Ahh çok çok mutlu olun…..öyle güzel ki yaptığınız tüm duygularımla muhteşem bir hayatınız olsun diliyorum….

  4. Okurken kalbim yerinden çıkacakmış gibi attı. Birlikte hep mutlu olun, çok mutlu olun

  5. Okurken bile sizinle aynı heyecanı yaşadım desem, Harika bir şey bu yaptığınız elinden tutulmuş her çocuk bu ülkenin geleceği için güzel bir adımdır bence. Sizi yürekten kutluyorum ve diyorum ki mutluluğunuz daim olsun inşallah

    1. Çok çok teşekkür ederiz İsmihan Hanım. Gelecek yeni nesillerin elinde şekillenecek. İnşallah başarılı oluruz.

  6. Siz benim için umut kaynağısınız
    Sizi ve oğlunuzu gördükçe mutlu oluyorum. İyi ki varsınız

    1. Çok teşekkür ederiz Zeynep Hanım. Site sloganımızda dediğim gibi “Mutluluk bulaşıcıdır”. Başarabiliyorsak ne mutlu bize.

  7. Serkan Bey, oğlunuz ile birlikte uzun, sağlıklı bir ömür diliyorum size. Evlat edinmek ülkemizde konuşulmaktan, dillendirilmekten kaçınılan bir mevzu gibi algılanırken, rahmetli babam (Ben 13 yaşıma gireceğim yıl kaybettim maalesef) ve şimdi 70inin üzerinde olan anneciğim, çok isteyerek ve büyük sabırlı bir bekleyişin sonunda beni evlat edinmişler. İyi ki de öyle yapmışlar. Bir çocuğa anne baba olmak için ihtiyacınız olan tek şey kocaman bir yürek. Sevgiyle yapılan hiç bir şeyden korkma derdi babacığım. Beni büyütürlerken de hiç bir zaman, biyolojik ailem ile ilgili olumsuz bir duygu geçirmediler bana. Kalbimi kaplayan şey öfke ya da kızgınlık, terkedilmişlik olmadı hiç. Şimdi iki çocuk annesi, üstelik de eğitimci bir kadın olarak, ben de çocuklarımı sevgi ve merhamet ile yetiştirmeye gayret ediyorum. Hem kendi evlatlarını hem de evlatlarım kadar kıymet verdiğim öğrencilerimi. Sizi bir kez daha tebrik ediyor, güzelliklere vesile olacağınıza inanıyorum.

    1. Çok teşekkür ederim Arzu Hanım. Siz de, aileniz de ne kadar şanslısınız. Ailenizi ayrıca tebrik etmek istiyorum. Aslında, müsait vaktiniz olursa ve eğer isterseniz hikayenizi kısa da olsa bana e-mail atarsanız sitemizin “SİZDEN GELENLER” köşesinde yayınlayalım. Ne dersiniz ?
      mail : [email protected]

  8. Serkan Bey,
    instagramda konuk olduğunuz görüşmelerinizde yazdıklarınızın bir kısmını dinlemiştim. Bu sabah da tüm yazılarınızı tek tek okudum. Hep söylüyorum bambaşka bir yüreğiniz var ne mutlu sizi yetiştirenlere ve sizin yetiştireceğiniz Okan’a. Aştıklarınızı, yaşadığınız stresleri eminim onun bir gülüşü unutturdu size.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir